Byung Chul-Han, Şeffaflık Toplumu isimli eserinde, ifşa toplumunu tanımlarken şöyle der: “Duvar, çatı, pencere ve kapıdan oluşan sağlam ev günümüzde zaten maddi ve gayri maddi kablolarla delik deşik edilmiş, çatlaklarından iletişim rüzgârının estiği bir harabeye dönüşmüştür. İletişim ve enformasyonun dijital rüzgârı her şeyin içine işler ve her şeyi şeffaf hale getirir. Şeffaflık toplumunun içinden geçer. Ancak şeffaflığın ortamı niteliğini taşıyan dijital ağ hiçbir ahlaki buyruğa tabi değildir. Geleneksel olarak hakikatin teolojik-metafizik ortamı olagelmiş yürekten yoksundur adeta. Kardiyografik değil, pornografiktir.”
Hepimizin malumu, sosyal medya ve teknolojik gelişmeler, artık doğrudan gündemimizi belirleyebilme gücüne erişti. Dijital mecralardaki herhangi bir gelişme, gündemimizin tam merkezinde yer alabiliyor. İçtimai hayat içerisinde bulunduğumuz mekanlar ve dahil olduğumuz çevreler gereği çok da şahit olmadığımız meselelere sosyal medya yoluyla maruz kalabiliyoruz. Özellikle ülkemizde çoğumuzun yıllardır göz ardı ettiği ancak son zamanlarda dünyanın gündemini işgal eden meselelerden birisi olan “cinsiyet meselesi” de böyle bir yerde konumlanıyor. Bugüne kadar bir şekilde görmezden gelinen LGBTİ bireyler artık ciddi manada görünür durumda. Çoğu zaman gündemimizin tam merkezinde bir yerde konumlanıyorlar. Kimi zaman profil fotoğrafı gök kuşaklı bir hesabın yaptığı aşırılıklara, kimi zaman meselede tepkisini ortaya koyan insanları lince tabi tutmalarına üzülerek şahit oluyoruz. Bunu ne yazık ki -Chul-Han’ın tabiriyle-“dijital rüzgârı” arkalarına alıp hiçbir ahlaki buyruğa tabi olmadan, yürekten değil pornografik biçimde, maruz bırakarak yapıyorlar.
Böyle bir ortamda gözümüze sokulmaya gayret edilen bir müesseseyi ve ötesini “ifşa etme” gayretindeyim. Ele alacağımız konu popüler adıyla “drag queen”, geleneksel kullanımıyla “zennelik” meselesi. Meselenin “ötesi” ise ısrarla gündem yapılmaya ve normalleştirilmeye çalışılan “drag queen çocuklar” ya da doğrudan “drag kid”ler.
Evvela kafamızda “drag queen” meselesini netleştirelim. Drag queenlik, kimilerine göre bir gösteri sanatı, kimilerine göre ise bir meslek. İki kelimeden oluşan tamlamada “drag” kelimesinin karşılığı, çoğunlukla erkek kişinin, ilgi çekici kadın kıyafetleri giyip, abartılı makyaj yapıp, eğlenceli ve nüktedan tavırlarla kadın davranışları sergilediği bir haldir. “Queen” ise 1960’larda Amerika’da yapılan cinsel özgürlük eylemleri sonucunda “drag”ları taltif için söylenmiştir. Bu kişiler cinsel eğilimleri itibariyle gey, travesti ya da heteroseksüel olabilmekte. Drag queenler sahnelerde şarkı söylemek, komedi gösterileri yapmak, güzellik yarışmalarına katılmak gibi birçok faaliyette görünür durumdalar. Ayrıca, cinsel özgürlük temalı gösteri ve onur yürüyüşlerinde de her daim ön plandalar. Ülkemizde drag queenliğe Kemal Sunal’ın “Şabaniye” filminde, Huysuz Virjin’de, Matmazel Coco’da, Ahsen Gönlüce’de , Nurtopu Saçan’da rastlıyoruz.
Drag queenlik zihnimizde oturduysa artık “ötesi” ile devam edelim. Meselenin asıl mağdurları belki de drag queen çocuklar ya da öteki adıyla “drag kid”ler. Sizden özür dileyerek yukarıda bahsini ettiğimiz şeyleri bir çocuk üzerinde düşünmenizi isteyebilir miyim? Üzgünüm ki örnekleri fazlasıyla bulunan bir durumdan bahsediyoruz. Bununla yüzleşmeye hazırsak eğer, bazı örneklerle meseleyi irdeleyelim.
İlk örneğimiz Desmond Napoles ya da sahne adıyla “Desmond is Amazing”. Desmond, Instagram’da 169 bin takipçisi olan 13 yaşında bir drag kid. Bu şöhreti elde etmesinin sebebi yaşıtları gibi çektiği oyun videoları değil, kendisinin tercih ettiğini söylediği cinsel kimliği. Desmond’un tanınırlığını sağlayan asıl olay 2015 New York Onur Yürüyüşünde yaptığı Vogue Dansı’nın sosyal medyada yayılması oluyor. Bundan sonrası çorap söküğü gibi geliyor doğal olarak. “Dijital rüzgârı” esiyor ve birbirinden farklı proje teklifleri sunuluyor Desmond’a. Bugün 13 yaşında olan Desmond LGBTQ topluluğuna verdiği destekler dolayısıyla Conde Nast Them’den Gurur ve Queereos ödülü kazanmış. Qweety ödülü, Shorty ödülü ve Sosyal Küresel Etki Ödülüne aday gösterilmiş. Fairligh-Dickinson üniversitesinin rektöründen Onur Mektubu almaktan, Google ve Converse’in reklam kampanyalarında görünmeye kadar birçok şeyi başarmış. Hatta, “Be Amazing: A History of Pride” isimli bir kitap bile yazmış! Desmond’un “LGBT çocuklar” için bir TV programı ve dergi hazırlama gibi yeni projeleri de varmış. “-mış” diyorum zira ben Desmond’ı Beyza Karakaya’nın Nihayet Dergisinde yazmış olduğu bir yazıyla tanıdım. (1) Öncesinde Drag queenliğin buralara kadar geldiğinden haberdar değildim.
Merhametin ve korumacılığın timsali olan anne, Desmond’ın hikâyesinde bambaşka bir şekilde çıkıyor karşımıza. Mesela Desmond üzerinden pazarladığı tişört ve çeşitli giyim malzemelerini satan bir firma kurarken ya da Desmond’ın çıkacağı sahneleri ayarlarken. Desmond’ın beraber sahne aldığı ve kendisiyle kamera karşısına geçtiği bir isim var ki evvelinde pedofiliden hüküm giymiş. Bu kadar problemin olduğu yerde pedofilik bir mesele olmasa hikâye eksik kalırdı zaten. Bu konuyla alakalı durumu merak ediyorsanız, Gülenay Börekçi’nin Twitter’da hazırladığı bilgiselini bırakıyorum buraya. (2)
GMag isimli LGBT sitesi Desmond’ın bir röportajını çevirmiş. Röportajda Desmond oldukça özgüvenli bir şekilde, bilhassa günümüzde eleştirinin körelmesi ve sosyal linç meselesine dair bir şeyler konuştuğumuz şu günlerde, kendisini eleştirenler sorulduğunda Desmond şöyle söylüyor: “Onlara cevap vermiyoruz çünkü fanlarım onların icabına bakıyor.” Röportajın sonunda tavsiye niteliğinde söylediği şey ise “Eğer ebeveynleriniz ‘eşcinsel olmak kötüdür’ ya da ‘günahtır’ derlerse onlara aldırmayın ve ‘Beni sevmiyorsanız ben de giderim’ deyin. Eğer şehrinizde LGBT dernekleri varsa size yardım edebilirler. Eğer intihar etmeyi düşünüyorsanız yapmayın çünkü dünyada sevgi var. Sizin ve benim gibi bir sürü insan var ve benim mottom ‘Her zaman kendin ol!’ ” (3) Evet aynı cümlede intihardan, evi terk etmekten, eşcinsellikten, LGBT derneklerinden bahseden masum bir “drag kid”! Bu mesele için yaptığım araştırma sırasında denk geldiğim bir başka olay daha var: Desmond onur yürüyüşlerinin baş figürlerinden birisi olarak görülmeye başladığında ölüm tehditleri almaya başlamış. 13 yaş ve ölüm tehditleri…(4)
Desmond’ın hikâyesini okurken ailesinin şöhret uğruna bir meta olarak kullandığı bir çocuğu gördük, ki bu durum aslında çok da yabancı olmadığımız bir şey. Bize asıl şaşırtıcı gelen nokta şu ki; zamanımızın ergenleri bir konuda herhangi bir fikir beyan etmeye kalktığında olgunlaşma yaşının teknoloji ve sosyal medya bağımlılığı gibi sebeplerle yükseldiğinden söz edip alelade işleri yapabilmek için gereken fiil ehliyetini dahi tanımayıp, henüz 13 yaşında olan ve hayatının en kritik kararlarından birisini veren (!) Desmond’u amansızca desteklemeleri ve onu eleştiren herkese karşı, “karar verme özgürlüğü” argümanını ileri sürüyor olmaları.
Tam bu noktada bir başka örneğe bakalım. Ocak 2017’de National Geographic cinsel yönelimlerle alakalı bir sayı yayınlıyor. Dergide dünyanın dört bir yanından 9 yaşındaki çocuklara cinsel yönelimleriyle ilgili soruların sorulduğu bir yazı da mevcut.(5) Derginin kapağında yer alan bir “drag kid”, linkini alt kısımda bulabileceğiniz videoda, annesi tarafından zorlandığı aktivizmden bıktığını ve hayatının “mahvolduğunu” söylüyor. Çocuğun bunu söylemesi üzerine annesi “birkaç yıl evvel meşhur olmayı istiyordun” diyerek asıl suçlunun 9 yaşındaki çocuğun kendisi olduğunu (!) söylüyor. (6)
Drag kidlerden bir diğeri ise Lactatia. Sadece 8 yaşında. “Bianca Del Rio” isimli drag queen kendisini Kanada Montreal’de sahneye davet ediyor. Bu davetten sonra Lactatia da tıpkı Desmond gibi yükselişe geçiyor. GMag yine bu konuyu kaçırmamış ve Lactatia ile yapılan röportajı yayınlamış. (7) Kameraların ışıltısından pek memnun gözüken Lactatia bir başka röportajında: “Bence herkes istediği her şeyi yapabilir. Eğer aileniz bundan rahatsızsa yeni bir aile bulursunuz. Arkadaşlarınız rahatsızsa yeni arkadaşlar bulursunuz.” diyor. Video LGBT gruplarında “Süper Özgürlük” başlığıyla paylaşılıyor. (8)
Bu durumun normal olduğu ve sorun olmadığı düşüncesindeki ülkelerde cinsiyet akışkanlığına dönük çocuklar üzerinden toplumsal çalışmalar da yapılmakta. Mesela KAOS-GL adlı internet sitesinde “Londra’da bir kreşte Drag Queen hikâye zamanı: “Çocuklar farklı olabilirler, cinsiyet kimliğiyle ilgili kalıplara uymak zorunda değiller.” şeklinde başlayan bir yazıya denk geldim. Yazı şöyle devam ediyor: “Topsie Redfern, Londra’da bir kreşte hikâye öz kabul ve çeşitlilik mesajı yayıyor. Redfern, ‘Her sınıfta bir Tomboy ya da Prenses Elsa kıyafetiyle koşuşturmayı seven bir erkek çıkacaktır. Her şey, ortada bir yanlış olmadığını göstermekle ilgili. Bence önyargı öğrenilen bir şey, doğuştan getirdiğiniz bir şey değil’ diyor.” (9) Mesela hemen bir çoğumuzun alışveriş yaptığı Amazon’un hazırladığı “yılın en iyi çocuk kitabı seçkileri”nde Rob Sanders’ın gökkuşağı bayrağını ve LGBT’nin tarihsel gelişimini incelediği eserine de rastlıyoruz. (10)
Tüm bunlara karşılık “ifade hakkınızı” kullanıp ses çıkarmaya çalıştığınızda, birden savundukları o özgür ifade ortamından eser kalmıyor ve anında “homofobik” veya “gerici” ilan edilip linç ediliyorsunuz. Bu durumun henüz kimlik gelişimi tamamlanmamış, baskılara karşı dayanıklılığını oluşturamamamış bir çocuk için hangi sorunlara yol açabileceğinin farkında mıyız? Eşcinsellik örgütlerinin sosyal medyada görünürlüğe kavuştukça ve taraftar buldukça drag kid’liği normalleştirip hayal edilemeyecek boyutta büyük toplumsal problemlere yol açabileceğini görebilmek için kâhin olmaya gerek yok. Hepimizi, çocuklarımız ve alabileceğimiz önlemler üzerinde düşünmeye davet ediyorum. Drag kidliği normalleştirenlerin, özendirenlerin, destek verip yayanların kim olduğuna bakmak bize mesele hakkında birçok şey söylemeye yeter de artar aslında. Üzerinden örnek verdiğimiz ve anlatmaya çalıştığımız meselenin anlaşıldığını umarak, duayla sözlerime son vermek istiyorum. Rabbim bu ifsat edicilerin seslerini kıssın, şerlerinden bizleri emin eylesin, istikametimizi hayır eylesin. Rabbim nesillerimizi muhafaza eylesin.
- https://www.gzt.com/nihayet/11-yasindaki-zennedesmondun-drami-3516968 (Erişim Tarihi: 14.12.2020)
- https://twitter.com/gulenayb/status/1146872590348312577 (Erişim Tarihi: 14.12.2020)
- https://gmag.com.tr/roportaj-10-yasindaki-drag-queen/(Erişim Tarihi: 14.12.2020)
- https://www.haberler.com/12-yasindaki-desmond-a-olum-tehditleri-yagiyor-12214084-haberi/(Erişim Tarihi: 26.12.2020)
- https://www.nationalgeographic.com/magazine/2017/01/children-explain-how-gender-affects-their-lives/(Erişim Tarihi: 21.12.2020)
- https://twitter.com/MattWalshBlog/status/1330993394118782978(Erişim Tarihi: 14.12.2020)
- https://gmag.com.tr/8-yasindaki-drag-queen-lactatia-ile-tanisin/(Erişim Tarihi: 26.12.2020)
- https://www.youtube.com/watch?v=ajeFAhW0hlM(Erişim Tarihi: 14.12.2020)
- https://kaosgl.org/haber/kreste-drag-queen-var (Erişim Tarihi: 14.12.2020)
- https://www.amazon.com/Pride-Story-Harvey-Milk-Rainbow/dp/0399555315/ref=pd_sbs_1?pd_rd_w=2lmPR&pf_rd_p=ed1e2146-ecfe-435e-b3b5-d79fa072fd58&pf_rd_r=GF6480QVB5MC166SSSVR&pd_rd_r=5ead9bc3-2421-4259-9163-0f731276db75&pd_rd_wg=Rh72x&pd_rd_i=0399555315&psc=1 (Erişim Tarihi: 26.12.2020)
Çok haklı yazmışsınız. Eşcinsellik ahlaklıdır ahlaksızdır işin orası başka ama çocukların içinde “cinsel” kelimesi geçen bir şeyle hemhal edilmesi doğru değil.