İnsanoğlu fıtratı gereği kendisine bakım yapması gereken bir varlık olarak yaratılmıştır. Çünkü uzayan saçlarımız, tırnaklarımız, zamanla kirlenen vücudumuz, bizim kendimize bakmadığımız zaman insan vasfından çıkacak bir özelliğe sahip olduğumuzu göstermektedir. Güzel görünme arzusu ise insanın içinde bulunan bir duygu ve yaratılışına uygun olan bir durumdur. Bizler tek başına yaşamayan, içgüdüsel duygularını terbiye edebilen yönümüzle hayvanlardan ayrılan, diğer insanlarla karşılıklı ilişki içerisinde olabilen varlıklarız. Haliyle bizim karşımızdaki tarafından algılanışımız ve fiziksel görünüşümüz de önemli olmaktadır. Bu durum birçok sektörü ve bilim dalını oluşturmuştur. Örneğin diksiyon sanatı, davranış psikolojisi, moda sektörü, kozmetik sektörü, peyzaj mimarisi, vücut geliştirme sektörü, tıbbın estetik yönü gibi birçok alan sayılabilir.
Estetik müdahaleler çok eski çağlardan beri insanlara uygulanmaktadır. Bildiğimiz kadarıyla Antik Mısır döneminden bu yana estetik müdahaleler yapılagelmektedir. Antik Mısır döneminde burna, yüze, dişlere, göze estetik amaçlı müdahaleler yapıldığını görebilmekteyiz. İnsanlar güzel görünme arzusuyla basit acılara dayandığı gibi ölüme neden olacak derecede birçok riski de göze alabilmektedir. Bu algı toplumdan topluma, zamandan zamana değişebilmektedir. İlkel kabilelerde yapılan dövmeler, kulaklara ve dudaklara takılan geniş tabaklar, boyun bölgesini uzatmak için sağlığı bozacak şekilde takılan halkalar, kadınlar arasında küçük ayağın makbul olması nedeniyle ayak kemiklerinin ızdırap verecek şekilde sarılarak ayak şeklinin bozulmasına sebep olan sargılar… Başka bir kabilede başın arka kısmının uzun olmasının daha güzel olarak algılanması nedeniyle başın sarılarak şeklinin bozulması, Avrupa’da kadınların yüzlerinin daha beyaz olmasını sağlamak için kanser yapacak kozmetiklerin kullanılması, Eski Mısır’da göz bebeklerini büyütmek için bir madde kullanıp güzellik uğruna körlüğü göze almaları… Bu konuda sayısız örnek verebiliriz. Bununla birlikte insanı şaşırtacak çeşitlilikte birçok madde yine güzellik uğruna kullanılmıştır.
Bütün bu saydıklarımızla birlikte estetik ameliyatlar, insanların bu duygu ve düşüncelerine cevap vermeye çalışan daha bilimsel ve öngörülebilir sonuçları olan bir alandır. Önceden tedavi edici yönü çok daha baskın olan tıbbın, bugün bu özelliği devam etmekle birlikte dünden bugüne estetik yön de oldukça ön plana çıkmış ve tıpta daha baskın duruma gelmiştir. Estetik algısı tarihsel olarak değişmektedir ve günümüzde de tüm vücut estetiğiyle birlikte özellikle yüz bölgesinin estetiği ön plana çıkmaktadır.
Bu durum sosyal medya araçlarının yaygınlaşması, fotoğraf ve video gibi görsel araçlara sınırsız erişimle birlikte çok daha hızlı bir şekilde yayılmakta; düne kadar toplumsal olan estetik algısı bugün küresel ve kontrolsüz bir hale gelmektedir. Güzellik uğruna birçok riski göze alabilen insanoğlu günümüzde daha da fazla riski göze alabilmektedir. Estetik müdahale amaçlı doktora gelen hastaların, dünya çapında tanınan kişilerin isimlerini vermekte olduğu, bu kişilere benzeme amacı ile estetik müdahale isteğinde bulundukları çok sık duyulmaya başlanmıştır. Sosyal medya fotoğraflarında yan profilden iyi çıkmadığını düşünerek estetik müdahale talebinde bulunan, vücudunun herhangi bir yeri için benzemek istediği ünlünün fotoğrafıyla gelen insanların sayısı o kadar çok arttı ki, artık tıbbın her alanı bu talebi karşılamak için estetiğe yönelmeye başladı. Muhtemelen önümüzdeki dönemlerde de estetik müdahale isteği hızla artacaktır.
Özellikle ilkel kabilelerde görülen toplumsal statü açısından vücutta kalıcı değişiklikler yapılması, günümüzde “gelişmiş” ülkeler de dahil tüm dünyada görülmektedir. Önceki dönemlerde estetik algı yüz yıllar içerisinde değiştiği için bir kişi vücudunda kalıcı bir değişiklik yaptığı zaman belki bir ömür başka bir değişiklik yapmadan o toplum içerisinde hayatı sonlanabilmekteydi. Ancak maalesef son zamanlarda estetik algı o kadar hızlı değişmekte ki insanlar vücutlarında kalıcı değişiklik yapıp o değişikliğe alışana kadar çok daha farklı, belki de bir önceki estetik müdahalenin tam tersi bir görünüm dünyada ön plana çıkabiliyor. Bu durum vücut sağlığını hiçe sayacak kadar tutku haline gelebiliyor.
Maalesef dün ilkel kabilelere ait olan bu özellik, bugün dünyaya sunulan “medeniyetin” bir özelliği haline gelmiştir. Makul istekler dışındaki bu fason istekler insanın ruh ve beden sağlığını bozmaktadır. Bunu aşmak artık sadece ailesel veya toplumsal değil küresel bir bakış açısının değişmesiyle olabilir. Dış görünüşe verilen önem yerine kişilerin eğitimine ve topluma kattıkları değere önem verilirse o zaman insanların estetik eğilimi makul bir seviyeye gelebilir.